Lokma'dan yulaflı krepe.

 Gene buralara uğramamışım, hem burayı hem bedenimi ihmal ettim uzun süre. Şubat ayına azalmış kiloyla girmiştim. Sonra deprem haberi her şeyi anlamsızlaştırdı. Fakat Nisan'ın son haftası tekrar bir heves geldi. Hem yazın Çeşme Açık Turnuvası'na da daha zayıf gitmek istedim. Velhasılı kelam, tekrar aralıklı oruç, sıfır şeker, az karbonhidrat. Ve şeker ve tiroid ilacı. Hepsi beraber üç haftada kilomu 72'nin altına çekmeyi başardı: 71,9. Bir yandan bunu çok yavaş buluyorum, bir yandan da diyorum ki bu kilo artarken de bu ritimde artmıştı. Hem yavaş gitsin sağlam gitsin.

Üç hafta gayet rahat geçmişti fakat bu gece canım ne lokmalar, ne gofretler, simitler, pastalar çekti. Tuttum, hepsini bir kağıda listeledim. Dedim hodri meydan. Hadi dökül canım, ne istiyorsan yaz şuraya. Yazana kadar isteklerim uçsuz bucaksız sanıyordum, oysa yazmaya başlayınca 5 kalemde bitti. Sonra puanladım. Canımın gerçekten istediği (en çok istediği 1 en az istediği 5 olmak üzere), ve ne kadar zararlı bünyeme, insülin direncime (en az zararlı 1 en çok zararlı 5). Bu iki sütunun sayılarını topladım. En düşük rakamdan iki seçenek çıktı. Lokma ve gofret. Karar verdim, çıkıp alıcam lokmayı. Sonra ne oldu tam bilmiyorum, birden aklıma yulaflı krep düştü. Pekmez tahin ve kakaolu. Yulaf da ne güzel bir tokluk verir yumurtayla karışınca. Önce normal yemek yedim: kıymalı sebzeli makarna. Üstüne de bir yumurtadan, 4 çorba kaşığı yulaftan iki geniş krep. Yulafı da kahve öğütücüsünde öğüttüm. Tavaya yağ olarak tezgahta duran hindistancevizi yağını sürdüm. Krepin içine kakao, keten tohumu, tahin, pekmez ve tarçın koydum. Kaşıkla yedirdim krepin her yerine. Katladım. Yanına kafeinsiz kahve. Doooğru mideye gönderdim. Lokma filan hikaye. Yulaflı krep geceyi kurtardı. Hem içine kattığım pekmez iki krep toplamında 4 tatlı kaşığı kadar. Artık o kadar da olur bence. Bütün tatlı ve hamur isteğimi aldı. Öğlen maş fasulyeli uyduruk bir salatayla geçmiştim. Bakalım yarın sabah kaç gösterecek tartı.

Bu 71 bandında bir süre kalabilirsem ne ala. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Zaman en iyi ilaç derlerdi de inanmazdım :)

On ay sonra, yeni yaklaşım: makro besinler.