Aralık ortası durum raporu


 Bir ay daha geçmiş buraya yazmayalı. Bu bir ayda inişler çıkışlar oldu. Biraz serdim itiraf ediyorum. Gerektiği kadar yürüyemedim. Fazla kaçamak yapmadım sadece bir tane çörek yaptım kocaman. Beyaz şekerli ve pekmezli olduğu için bütün dengeyi altüst etmeye yetti. Bir kilo aldım. Gene tırmanışa geçmiştim ki kendimi birkaç gündür frenledim. Çörek hala bitmedi ama pek ilişmiyorum. Eski yeme biçimine geri döndüm yani kilo verdiğimde. Sonuç olarak 67.6 kiloya inebildim bugün itibariyle. 67.0'ları görmüştüm ne güzel. Yani bir önceki postla aynı. Aslında aradaki farkı yanlış hesapladım diye moralim bozulmuştu. 70 eksi 67.6 üçbuçuk kilo etmiyor. İki buçuk ediyor. Neyse ne yapalım. Başımızı dik tutalım. 67.6 dan devam. Haftaya Pazar 66.6 olma gibi bir hedefim var. Hadi bakalım. 

Bugün kısıtlamalı hafta sonlarından biri. Buzdolabında meyve bulamadım ara öğün için. Sadece iki küskün anjelika erik. Belki iki aydır orada. Hiç çürümemiş ama yumuşamış bir miktar. Çok itici. Hiç canım istemedi önce. Sonra aklıma bir fikir geldi. Sema Özpekmezci de görmüştüm biraz uyarladım sanırım çünkü tam hatırlamıyordum. Önce biraz tereyağı ve az suda tavada erikleri yumuşayana kadar kaynattım. Çatalla ezdim. Sonra tavadakileri bir kaba aktardım ve tavayı temizleyip bu sefer bol tereyağında yulaf kavurdum bir miktar. (6 tatlı kaşığı yulafa bir tatlı kaşığı tereyağ- iki porsiyon). Sonra en alta yulafları, üste beş altı siyah üzüm, üstüne labne ve yoğurt karışımı, en üste de kaynamış erikleri attım. Tadı aman da ne efsane oldu demeyeceğim ama diyet ve şekersiz bir ara öğün için hiç de fena değil. Asıl güzel olan sonradan verdiği dengeli tokluk hissi. Bundan iki porsiyon çıktı ve ben ikisini de yedim. 🙈 




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Lokma'dan yulaflı krepe.

Zaman en iyi ilaç derlerdi de inanmazdım :)

On ay sonra, yeni yaklaşım: makro besinler.